29 Mart 2010 Pazartesi
YALANCILAR
Şakiki Belhi, bir mezarlığın kenarından geçerken ibretle baktı ve yanındakilere:
-Buradakilerin çoğu yalancıydı... dedi
-Niçin ? diye sordular. Şöyle cevap verdi:
-Onlar hayattayken malım var, mülküm var, evim var, bağım bahçem var demezlermiydi?
Ama şimdi sizde görüyorsunuz ki öyle değilmiş...
22 Mart 2010 Pazartesi
12345...:)
Sevgili arkadaşlar radyomuzun 1. yılını 4 martta kutlamıştık....
Ben sayıları severim geçen bir baktım 1 yılda radyoya giren kişi sayısı 123oo olmuş... O gün 12 bin 345 inci kişiye radyomuzu hatırlacak bir hediye vermek istedim... Ve o gün bugündür bekliyorum:) .. Bugün Radyomuza giren 12345(onikibin üçyüzkırkbeşinci:) inci kişi DJ :gülsüm: oldu... Bu heyecanı onunla yaşadık... Sevgili Gülsüm'ü nam-ı diğer Ceb Gülsüm' ümüzü tebrik ediyorum...
hep beraber nice günlere inşallah..:)
21 Mart 2010 Pazar
SEN...
20 Mart 2010 Cumartesi
Katre-i Matem...
Lale ile acı gerçekler mutlu düşlere
paslı demirler parlak gümüşlere
yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden;
lale ile uğruna can verilecek bir sevgili yaşar içimde.
Lale bağıma taç ve ben ona muhtaç.
Kapa gözlerini ve dinle saki
bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun?!..
İstanbul'a çıkmayan bir lale yolu
Laleye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır yitiktir.
Rüzgarlan toplayan hüzünler aşklar yoksa İstanbul bahçelerinde;
yas tutar gibi laleler ağlar seher vakitlerinde.
Uyan sakî lale devrindeyiz!..
19 Mart 2010 Cuma
Kalbim Unutacağız Onu
Hayırlı cumalar...
Renklerin toprağından fışkıran derin coşku, yağmurlarla buluştuğunda yüreğin tufandan kurtulduğu gün;
seher soluklu Cuma…
Canın coştuğu, ruhun kanatlandığı, gönlün güllerle güldüğü günde; zaman ötesinden kokular getirir zaman…
Sürgün saatleri serinletir melekût meltemler…
Mana maddenin önünde gizem kapılarını açar;
her şey anlam değerini dillendirir… Dilekler, dualar yükselir durmadan, saat-i icabeyi yakalamak için…
Cumanın kalbini yakalayanın kalbi duaları kabul olunur…
Ne isterseniz cevap verilir; düğümler çözülür, dertler dağılır, hayata renk gelir, renklere hayat…
Ubudiyet dua renkleriyle süzülür gönlün gökkuşağına…
Kulluk toprağından yükselen tefekkür çiçekleri güneşin renklerini görür ve gösterir…
Bereket yağmurlar yağar Rahmet bulutlarından… Toprağın kokusuyla, gökkuşağı renkleri coşku kuşlarını uçurtur sekine kanatlarıyla;
Dağların, denizlerin ötesinde, yıldızların yetişemediği, galaksilerin göremediği yöne doğru…
Kalp, cumanın kalbiyle bütünleşmiş, yönsüz ve zamansız iklimlerde renkleri ve kokuları geride bırakmış yitik yurdunu arıyordur; sonsuz saadet…
Latif ve Alim olan Rabbimiz dünya saadetiniz için Cuma’yı vesile kılsın, ahirette size ve tüm sevdiklerinize “Cuma Yamaçları” nasip etsin…
Hayırlı Cumalar…
16 Mart 2010 Salı
~~~~Sen Yoktun~~~~
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine, ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim. Sen yoktun...
Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi her parkı her ağacı ezberledim. sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...
Evlerin duvar...ları birer birer üzerime yıkıldı. Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.. Sen yoktun..
Özlem şarkılarını ezberledim.kimini bağıra bağıra kimini fısıltıyla söyledim.karanlığa haykırdım hasretimi. Sesimi duyacaksın diye bekledim. Sen yoktun...
Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asırlar gibiydi, geçmek bilmedi. Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen atışlarıyla açtım.
Senden başka duyduğum her seste hep aynı hayal kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu,bense seni. Sen yoktun...
Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun beni çekip almasını istedim. Olmadı!
Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan. Kaç gece merdivendeki ayak seslerini dinledim,gelen sensindir diye. Sen yoktun...
Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı. Ben senin özleminle
sırılsıklamdım her mevsim. Hayat merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun kıştan sonra gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm. Sen yoktun...
Her istasyon, her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandım. Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım. Ya da yolculuklara vurdum kendimi. Kimsenin uğramadığı köylere,adı duyulmamış kasabalara gittim. Senden bir iz aradım. Sen yoktun...
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım. Kıyılarda tükettim bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limanlardan. Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim. Sen yoktun..
Gözümden bir tek damla yaş akmadı. Onlar sana aitti sana kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı. Bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım. Nice fırtınalar koptu yüreğimde. Dalgalar dövdü hayallerimi. Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım. İçimi dökecek bir insan aradım. Sen yoktun...
Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer birer düştü sokaklara. Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim ve bir güneş gibi doğup aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı. SEN YOKTUN...
Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi her parkı her ağacı ezberledim. sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...
Evlerin duvar...ları birer birer üzerime yıkıldı. Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.. Sen yoktun..
Özlem şarkılarını ezberledim.kimini bağıra bağıra kimini fısıltıyla söyledim.karanlığa haykırdım hasretimi. Sesimi duyacaksın diye bekledim. Sen yoktun...
Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asırlar gibiydi, geçmek bilmedi. Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen atışlarıyla açtım.
Senden başka duyduğum her seste hep aynı hayal kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu,bense seni. Sen yoktun...
Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun beni çekip almasını istedim. Olmadı!
Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan. Kaç gece merdivendeki ayak seslerini dinledim,gelen sensindir diye. Sen yoktun...
Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı. Ben senin özleminle
sırılsıklamdım her mevsim. Hayat merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun kıştan sonra gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm. Sen yoktun...
Her istasyon, her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandım. Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım. Ya da yolculuklara vurdum kendimi. Kimsenin uğramadığı köylere,adı duyulmamış kasabalara gittim. Senden bir iz aradım. Sen yoktun...
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım. Kıyılarda tükettim bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limanlardan. Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim. Sen yoktun..
Gözümden bir tek damla yaş akmadı. Onlar sana aitti sana kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı. Bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım. Nice fırtınalar koptu yüreğimde. Dalgalar dövdü hayallerimi. Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım. İçimi dökecek bir insan aradım. Sen yoktun...
Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer birer düştü sokaklara. Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim ve bir güneş gibi doğup aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı. SEN YOKTUN...
15 Mart 2010 Pazartesi
12 Mart 2010 Cuma
Âşkname'den....
Bir genç,mahallesinden bir kızı sevmişti.Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı.Aradan uzun yıllar geçti,içindeki aşktan zerre miktar eksilme olmadı.Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti:
-A gönlüme hükmeden!..Bunca yıl geçti,yolunu gözledim.Ne bir haber,ne bir mektup?..Meğer ne kadar vefasızmışsın?...
Hakiki âşık başını yere eğdi,gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:
-Ey sevgili!Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken,o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?..
İSKENDER PALA - AŞKNAME
Güz...
11 Mart 2010 Perşembe
SABRIN KAZANDIRDIKLARI
Alimin birinin hanımının çenesi çok kuvvetli, bilgi ve becerikliliğide zayıftı. Ona;
-Ne tutuyorsun bunu bırak gitsin. Sen
alim bir kişisin, hemen evlenirsin
dediler. Şöyle cevap verdi:
-Bırakırsam ikimizde kaybederiz. O
kaybeder. Çünkü benim gibi sabirlısını bulamaz!..
Ben kaybederim. Çünkü sabrım sebebiyle kazandığım bu sevabı bulamam!..
Şunu da ilave eder alim sözlerine :
-Siz aile içinde hanımla bey arasındaki sabrın,
taraflara cennet kazandırdığını bilmiyormusunuz yoksa?
10 Mart 2010 Çarşamba
~Sevdiğin İçin Kıyarlar~
Güvenirsin çok seversen. Güvenmemek elinden gelmez çünkü. Olduğu gibi kabul edersin çok seversen. Her yönüyle seversin. Yüreğini ortaya koyarsın derinden seversen eğer. Sözcüklere bile dökmezsin sevgini her zaman. Eylemlerinle kanıtlarsın kendini. Ama bu topraklarda böyle sevdiğin için hata yaptığını çok sonraları anla...rsın ne yazık ki…
İnsanların casus gibi sahte kimliklerle ortalarda dolaştığı bir coğrafyada, seni anlayacak insan sayısı iki elin parmağını zor geçer.
Bunun içindir ki çok seversen, acı çektirirler sana.
Çok sevdiğin için sevgin kullanılır.
Çok sevdiğin için saf muamelesi görürsün. Sevgine hileyi bulaştırmadığın için aptalların sınıfına kaldırıp atarlar seni.
Sevdiğin için özgür bırakırsın. Ama sevmediğin için özgür bıraktığını düşünür insanlar.
Çok sevdiğin için elinden geleni yaparsın. Ama bu senin görevinmiş gibi algılanır çok geçmeden.
Gözün ondan başkasını görmez çok sevdiğin için. Ama bunun, sevdiğinin elinde bir oyuncak olmak anlamına geldiğini öğrenirsin bir süre sonra.
Çok sevdiğin için kimseyle kıyaslamazsın sevgiliyi. Ama o senden daha “güçlü” olan herkese göz kırpar çaktırmadan.
“Adam gibi” sevmenin yasaklandığı bir yerde, ne kadar çok seversen o kadar acı çekersin.
Ve sevdiğin için kıyamazsın.
Ama sevdiğin için kıyarlar sana…
9 Mart 2010 Salı
Sabrın Sırrı
8 Mart 2010 Pazartesi
Şapka çıkarıyorum her mevsime... Her güzelliğe ve dünyaya...
Haksızlığın üstüne sıkı bir yumruk gibi yürüyecek, Güneşi bölüştürecek bir iki dostum...
Gelecek günler için umutluyum. MUTLUYUM!!
MUTLULUKLAR PAYLAŞILDIKÇA GÜZELDİR!
mutlu ve hayırlı yaşa arkadaşım
Aşk ve Secde...
Bu videoyu hazırlayarak,
sizlerin istifadesine sunma fikriyle emek veren,
kardeşimiz Cengaver'e
hazırladığı video için çok teşekkür ediyoruz...
sizlerin istifadesine sunma fikriyle emek veren,
kardeşimiz Cengaver'e
hazırladığı video için çok teşekkür ediyoruz...
Nisasu 'nun Doğum Günü
Bir insan tanırsınız , hayatınızı renklendirir... Mutlu eder sizi varlığı ... Bir insan tanırsınız , su olur , ekmek olur ... tuz olur hatta... Tuzsun sen ... Hoşgeldin can Dostum, bu fani aleme , safalar getirdin... NOT:Cennetin kapısında , beni bekletirsen ,"buyur,önden geç.." demezsen ... hapı yuttun ...:)))
5 Mart 2010 Cuma
4 Mart 2010 Perşembe
2 Mart 2010 Salı
~~~~~~....AŞK....~~~~~~
Aşk,
Kabe’nin siyah örtüsüne yüz sürenin
Gözünden dökülen ..
Aşk, Mecnun Leyla’ya sende kimsin dediğinde
Maralların gırtlağına tıkanan ..
Aşk, hesap günü kargaşasında
Anaya yavrusunu unutturan neyse
Herkesi ve herşeyi öyle unutturan ..
Aşk, yangın yeri
Aşk, talan, aşk dağları yürüten
Bir gece ayı sol, güneşi sağ eline verselerde
Vazgeçilmez olan..
Aşk, damda deve aratan
Balıklara iğnesini getirten
Ebu Bekir adında birini yoldaş eden
Aşk, Fatıma’nın farklığı
Zeynep’in cesareti , Vahşi’nin keşkesi
Aşk, Meryem..
Tahta atların üzerinde anakaralar aşıran
Kağıt gemilerle okyanusları bitiren
Oyuncak kılıçlarla haramileri düşüren
Aşk, ikindi, Aşk şimdi, aşk bekleyen
Aşk, Hatice..
Kimsenin kimseye hayrı olmadıpı yerde
Yinede ilk akla gelen
Sonsuz karanlıkların ortasında
Vurgun yemiş bir çığlıkla çerhalar yakan
Aşk, koşmak,
Aşk, sefa ile merve arasında olmak
Aşk ençok ağlamayı kendisine yakıştırmak
Koşmak koşmak koşmak …
Aşk, Hacer
Bir aba, bir hırka
Bir nefesde kırkbin defada adını söyleyebilen
Aşk, Mevlana,
Bütün evliyaların gizlediği
Bütün abdalların izlediği
Bütün devrişlerin içlerinden geldiği gibi..
Aşk, en çok İsa’ya yakışan
Sabr ise en çok Eyüp’a yazılan
Merhamet ise on Nebiye inen
Denizler tutuşturulduğunda
Dağlar yürütüldüğünde
Yıldızlar semadan bir bir döküldüğünde
Herkesin herşeyi, herşeyin herkesi unuttuğu o günde
Aşk, unutmamak
Aşk, gözü karalık
Aşk, yalnızlık
Aşk, öksüz şehirlerin kapısında
Bagdat’ta, Gazze’de, Kandehar’da, İstanbul’da
Isırdıkça kanayan dudaklardan dökülen sözlerle
Havanın nasıl, saatin kaç olduğunu sormak
Aşk, hiç kimsenin hiç kimseyi bu kadar sevmemesi
Yağmurun incire, zeytinin bala söylediği
Anla işte aşk, onbir yaşındaki Muhammed’in (s.a.s.) annesi..
Aşk, eylem
Dünyanın en güzel baş kaldırması
En güzeli ile dünyanın
Bir hırkadan yazışmış en şiir bulup çıkarmak
Aşk, hiç kimsenin hiç kimseyi bu kadar beklememesi..
1 Mart 2010 Pazartesi
İşte şu.....
~~~**İyiki doğdun**~~~
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)